1 Aralık 2012 Cumartesi

Birazcık tebessüm :))

Güzel bir kadın arabasıyla yolda ilerlemektedir...
Bu arada başka bir adam kendi yolunda ama aksi istikamette gitmektedir...

Her ikiside karşı karşıya geldiklerinde kadın pencereyi acar ve bağırır: 
- Dikkat et beygir !

Adam da ayni sekilde pencereyi acar ve bagirir :

- Cadı !!

Her ikisi de yollarına devam ederlerken, erkek dikiz aynasindan kadinin arabasina bakarak siritmaktadir ve sonra birden bir ses...



AMAN ALLAHIM !!!!


Bu öykünün ana fikri: "Erkekler, kadinlarin ne dediklerini asla anlamazlar !"... 

:))

Evlilik ?

Vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir?
Evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat.
Anlamadım…
Şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. sivri kayaları var. işte doğar doğmaz bizi ”hadi bu dağı aş” diye eteklerine bırakıveriyorlar
Hayat yani?

Aferin… ilk başlarda iş kolay. ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor… dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. gücün azalıyor… derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize… biliyorsun ki artık tek başına değilsin. biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin… dağ yine yalçın. ama artık yürümek zevkli. nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. çünkü yanında kendi can nefesin gibi bir nefes daha var… anladın mı?
Her evlilik sizinki kadar mutlu mudur?
Yoldaşına bağlı… biz Zeliha’mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik. canımız yanınca bir yandan ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik… ben ”pes” deyince, o ”hadi” dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım.
peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi?
Bilmiyorum… biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat… bak bugün deniz kenarında zeliha’mla beraber çekirdek çıtlayıp, çay içerken, mutluluk da bizimle beraber masada oturuyordu sanki…


Ne güzel tarif etmiş değil mi :)

11 Eylül 2012 Salı

Görünenin ardındaki...


"Bazıları bu resme bakınca, senin çiçeğin sulanmasını önlediğini, suyu ondan menettiğini düşünür..Ama gerçekte sen, çiçeği, suyun verebileceği zararlardan koruyorsun!
Çiçeği korumak için, suyun ona ulaşmasını engelliyorsun. İşte aynen böylece
bazen hayatta bizi mutlu edecek, bizim iyi gördüğümüz şeylerin bize ulaşmasını engeller Rabbimiz. Bu O’nun Vedud oluşundan, atasındandır.. Wahhab O. Biz bilemeyiz O bilir. Hayr zannederiz şer çıkar..Şer gördüğümüzde hayr bulabiliriz. Bize düşen her emrine teslim olmak. O Hakim'dir abes iş yapmaz."


24 Şubat 2012 Cuma

Bardağı Bırakın Düşsün!




Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı.


Herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu :

“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?”

'50gm!'... '100gm!'...'125gm'... diye öğrenciler yanıtladı.

“ Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem,” dedi profösör, “ama, benim sorum şu ki :

“Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?”

‘Hiçbir şey'… diye yanıtladı öğrenciler.

“Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?” diye sordu profesör bu kez…

“Kolunuz ağrımaya başlardı efendim” diye öğrencilerden biri yanıtladı

“Haklısın, peki şimdi ben 1 gün boyunca tutsam ne olurdu?”

“Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı, batar vs gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız!”…..

Tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler

“ Çok iyi. Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu? ” diye sordu profesör.

“ Hayır….” diye yanıtladı herkes ...

Peki o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?”

Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar.

“ Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda? ” diye tekrar profesör sordu.

“ Bardağı bırakın düşsün! ” diye öğrencilerden biri yanıt verdi.

“Kesinlikle!” dedi, profesör.

“Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür.

Uzun bir süre düşünürsün. Başınız ağrımaya başlar.

Daha uzun düşünün. Artık seni bitirmeye ve hiçbir şey yapamamana neden olur.

Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir, fakat DAHA ÖNEMLİSİ onları her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır (bardak gibi).

Bu şekilde strese girmez, ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her mücadele ile başa çıkabilecek güçte olursunuz!

Bu yüzden bugün ofisten ayrıldığınızda,

Sevdiklerinize şunu hatırlatın :

" Bardağı yere bırakın bugün! "

7 Ocak 2012 Cumartesi

Yeni yıl yenilesin bizi :)



Vay be! Sana yazmayalı yıl olmuş blogumcum :P
Şaka bir yana iyisiyle kötüsüyle ,acısıyla tatlısıyla koca bir yılı geride bıraktık...Umarım gelecek yıl -yani şuan içinde bulunduğumuz 2012- geçen seneden çok daha iyi ve hayırlı olur..
Ve umarım bu yıl sana daha çok zaman ayırabilirim ^_^
Rabbim cümlemizin gönlünden geçenleri hakkımızda hayırlı,hakkımızda hayırlı olanlarıda gönlümüze razı kılsın..

Muhabbetle...